DÜNYA’NIN ON DÖRT GÜNÜ
Bir
çocuğun dileği, zamanın durmasına ve dünyanın kaderinin değişmesine sebep
olabilir mi? Bir dilek, anlık bir dilek, anıların ortaya çıkmasına ve hakikatin
anlaşılmasına vesile olabilir mi? Bu kitabı okumaya başladığınızdan itibaren
aklınıza gelen ilk sorular bunlar.
Dünyanın
aslında kötü olmadığı, bizim iyi olmamız halinde sorunların tereyağından kıl
çeker gibi çözülebileceği, geleceğin geçmişte gizli olduğu… Bu yazdıklarım da
kitabın felsefesinin tadımlık tespitleri…
Ben
de an itibariyle durdum ve soruyorum, “Gerçeği anlamanın yolu nedir?” Sizin
cevapları bilmem ama benim cevabım yine kitaptan, “Geçmişin izinden gitmek.”
Tarihin, tarihi mekanların, düşünürlerin, kitapların izlerinden gitmek, yolumuzu
bulmak için aslında yeterli. Değişime inanmak… Ve tabii ki en önemlisi de “çocukların”
ya da “ çocukluğumuzun” bizi kendimize getirdiği gerçeğini unutmamak.
Kitabın
içeriği kadar kurgusu da sürükleyici. Felsefi bilgilerin akıcı bir şeklide
anlatılması da etkileyici. Mekânlar Şirince köyü, Efes, Yedi Uyur'ların
mağarası; yol gösteren Heraklit; kahramanımızın ismi Dünya, en yakın
arkadaşının adı Atlas… Köyde yaşayanlar, terzi, öğretmen, doktor, tamirci, çömlekçi…
Sadece bunlar bile kurgunun hakikatle bağının simgeleri… Geçmişin ve geleceğin
iç içe hali…
Kitap
Kırmızıkedi yayınlarından çıkmış. Yazar, Aslı Eti. On yaş ve üzeri için
sürükleyici bir roman. Ama bence -her zaman dediğim gibi- hem büyüklere hem
küçüklere… Bir solukta okunacak, tadı damağınızda kalacak kitaplar arasında.
Okuyanların bana hak verdiğine eminim.
Keyifli
okumalar…
Fatma Geçer Devrim
(İnstagram:
masalokuyalim)
Yorumlar
Yorum Gönder