YARATICI YAZARLIK ATÖLYESİ Mİ?

Yazarlık kursları,günümüz kullanımıyla   yazarlık atölyeleri (Yaratıcı yazarlık) var olduğu andan itibaren  “Yazarlık öğrenilebilir mi?” sorusuyla karşı karşıya gelmiştir.Dünyaca ünlü yazar  Umberto Eco sıkça karşılaştığı “Nasıl yazıyorsunuz?” sorusuna cevaben esprili bir savunma geliştirir  ve “Soldan sağa.” der.Yazarların çoğu,eserlerinde kendi yazma yöntemleriyle ilgili ipuçları verir.Yaratıcı yazarlık kursları ,eserlerden yola çıkarak,bir metnin nasıl oluştuğunu anlamaya ve anlatmaya çalışır.Bunu öğrenen katılımcılar eğer yazma konusunda istekliyseler ve istikrarlı(dengeli,düzenli) çalışırlarsa,elbette bir ürün ortaya koyarlar.Günümüz internet hızını düşünürsek ve sosyal medya vesilesiyle her yazılanın muhakkak muhatap bulduğunu da hesaba katarsak,yazdıklarımızın eninde sonunda okuyucuya ulaşması  söz konusudur.Yazarlık atölyeleri bu noktada yol ve yöntem anlatan çalışmalar yapar.
Elimizin altında,şeker,un,yağ,süt olduğunu biliyoruz ama daha önce hiç helva yapmamışsak,ortaya lezzetli bir tatlı koymak için bu malzemelerin nasıl kullanılacağını öğrenmemiz gerekir.En son koyacağımız bir malzemeyi başta koyarsak,ürünün ortaya çıkma ihtimali kalmaz.Ya da şeker koymazsak,tatlı yapmış olmayız.Niyetimiz tatlı yapmaksa,ya şeker eklemeli ya da tatlandırmak için farklı malzemeler kullanmalıyız.Bunları neden yapıyoruz?Daha önce yediğimiz bir helva var ve biz de o helva kadar lezzetli ya da ondan daha lezzetli bir helva yapmak istiyoruz.Yavan ve kuru bir helva yapmak,kimsenin istemeyeceği bir neticedir.İlk seferde,istediğimiz gibi olmayabilir ama denemeye devam edersek,kendi el lezzetimizi eninde sonunda kazanırız.Yazarlık atölyelerinde de durum böyledir.Her anlamda bize ait bir eser meydana getirmek istiyoruz.Buna sebep olan,daha önce okuduğumuz ve tadı damağımızda kalan eserlerdir.
O halde işe iyi bir okuyucu olarak başlamak gerekir.Hayatında hiç helva yememiş birisine, “Helva nedir” diye sorsanız ne cevap alırsınız?Ya da “Bana helvayı tarif et”deseniz size neler söyleyebilir?Ona bu lezzeti anlatmanın en güzel ve etkili yolu,helva ikram etmektir.Daha önce hiç kitap okumamış birisine yazmayı nasıl anlatırsınız?Bunun en güzel yolu,yazılmış olan metinleri okumak ve okutmaktır.Yazarlık atölyelerinde ilk yapılan çalışma, bir metnin nasıl okunması gerektiğinin  anlatılmasıdır.
Metin okumaları yaptıktan sonra,kendi metnimizi oluşturmak üzere bir yolculuğa çıkarız.Bu yolculuk,kelimelerin olduğu bir yolculuktur ve siz kelimelerle oyun oynamaya hazırlıklı olmalısınız.Kelimeler,kendi hayal dünyamıza göre şekil alır.Hayal dünyamızın bu imgelemi,ortaya çıkacak ürünün mutfağıdır.İmgeler aslında beş duyumuzun birleşmesi sonucunda karşımıza çıkanlardır.Mesela duyulan bir rüzgar sesi,bunu duyanları başka başka yerlere yolculuğa çıkarır.Bu yolculuğu sözcüklerle  anlatırız ve o andan itibaren yazı oluşmaya başlar.Yazmak kendimizi ifade etmektir.Ancak kendini bilenler,kendini ifade edebilir.Delphoi tapınağının girişinde yazan öğüt insana  “Kendini bil!” der.Yunus Emre “İlim ilim bilmektir,ilim kendin bilmektir” demektedir.Onlar hayatın sırrını kısa ve öz ifade etmişlerdir.Yazarlık atölyesi katılımcıları da ifadelerin inceliklerini öğrenip,kendi anlatım biçimleriyle bunu yapmak üzere hareket ederler.
Yazmak ,hayallerimizi ortaya koymaktır dedik.Hayaller sadece roman,hikaye,şiir gibi edebi türlerde ortaya çıkmaz.Bazen bir resim olur,bazen bir müzik bazen de mimari bir eser...Hayaller,kullanılan malzemeye göre nasıl şekillenirse şekillensin,eninde sonunda kendimiz dışındakilere ,ürünlerin ortaya çıkış aşamalarını anlatmak için, dille iletişim kurmak zorundayız.Burada da yine iyi oluşturulmuş bir metne ihtiyacımız vardır.Ya da ortaya koyduğumuz ürünün reklamını,pazarlamasını yapmak istiyoruz.Kelimeler olmadan bunu yapmamızın imkansız olduğu hepimizce âşikârdır.
Yaratıcı yazarlık kurslarıyla  ilgili soruların ve cevapların,bu çalışmalar yapılmaya başlandığı ilk andan itibaren ortaya çıktığını başta söylemiştim.Amaç ve yöntemlerinden de kısaca bahsettim.Son söz olarak da diyorum ki,çok okumanın hatta  daha çok okumanın gerekliliği ortadadır. Kurslarda öğrenebileceklerimizse , yöntemler ve disiplinlerdir.Neticesinde üzerimize düşense,durmadan yazmaktır.

                                                                                              Fatma Geçer DEVRİM

                                                                                              Eğitimci

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir varmış bir yokmuş: Taş Masalları

ENDİŞE AĞACI(KİTAP TAVSİYESİ)