KİTAPLARARASI







UNUTURSUN/METAL YORGUNLUĞU

         Derin bir nefes aldım.Gözlerimi kapatıp,denizi izlemeye başladım.Kulağıma gelen bu sesler,çok çok tanıdık.Konuşmalar çok sakin,ağır ve yavaş,sanırım konuşanların yaşı bir hayli ileri. Arada "tak tak" sesi geldiğine göre ,birinin elinde baston olmalı.Bunlara kaşık şıkırtısı da eklendi.Çay içiyorlar,her yudumda gelen öksürük de cabası.Biri diğerine,elinde ne tuttuğunu sordu.Ben de merak ettim.Fotoğrafmış,elinde tuttuğu eski,siyah beyaz bir fotoğrafmış.Oturduğum sandalyeye iyice yerleştim.Birinin elinde baston birinin elinde fotoğraf olan bu kişilere kulak kabarttım.Başka bir şey içer misiniz? diyen garsona da ,iki kahve söyledim.
Bastonlu adam(Her konuşma öncesi illa ki tak tak sesi):
-"Ülkemde bugün ne yaşadığımızı anlamak,anlamaya çalışmaktan çok daha yorucu."(1) Çok sevdiğim bir kadın yazarın cümlesini seninle paylaşmak istedim azizim.
Elinde fotoğraf tutan adam:
-Demin düşünüyorum da ,bizim ülkemizde geçmişler ne kadar kısa.Bizler tarihimizi hep on ya da on beş yılda düşünürüz.Yanlış anlamayın,dış dünyadan yenilikler,çarçabuk erişir bize,ne var ki parıltıları çabuk biter,çabuk aşınırlar.Dün yepyeni olan bir kavram,bir akım,umut veren bir ad,bir yüz,bakarsınız bugün daha sırası dolmadan yıpranmış. Eşelenmemiş,karanlık tarih dilimlerinin arasında bir yere kayıvermiş.(2)
Suskunluk..Sanırım yüzlerine hüzün düştü.Bir yudum kahve iyi gelebilir.Tak tak sesi.bastonlu adam:
-Biz bendensin,değilsin kavgası yapmaktan yol alamadık.Türkiye'nin zemini ince buzlu ve yokuşlu bir yola benzer.Arabayı kaydıra kaydıra yukarı çıkmaya çalışıyoruz neredeyse yüz yıldır.Biraz yol alır,ondan sonra kaymaya başlarız.Artık kime denk gelirse,ancak çarparak durabiliriz(3).Birlikte savaşa girdiğimiz ülkelerden,Almanlar bizi geçip gitti.
Elinde fotoğraf tutan adam:
-Alman dediniz de,Yavuz rahmetli,1912 yılında Alman tezgahlarında yapılmıştı.Asıl adı Goben'di ama sonra hem Müslüman hem Türk olmuştu.Beş milyon Osmanlı altını karşılığında satın alınmıştı devletimizce...Cihan savaşına katılmak zorunda kalmıştık.Yavuz'u kimse yenemezdi.Rahmetli 1950'de görevden alınana kadar,milletimizin övünç kaynağıydı.Sonra unutuldu.(4)
Bu Yavuz,I.Dünya savaşına girmemize sebep, Midilli'nin arkadaşı olmalıydı.Evet evet O,şimdi hatırladım.Birçok tamir görmüştü.Son kalan parçalarının da jilet yapılmak üzere satıldığını anımsıyorum.Doğru söylüyordu ihtiyar,unutuyorduk.Neden?En çok verilen cevap;okumuyoruz.
Tak tak,bastonlu adam:
-Eşim Lemide'nin son zamanlarında yanından ayrılmayan bir ahbabı vardı,Yaşar hanım.Onun torunu bir Yunan kızla evlendi.Bunlar Avrupa'da tanışmış.Bir yılbaşı akşamı,Yunan gelin,Yaşar hanımın torunu Kaan'a,Rebet müziği dinletmiş.
Rebet?Rembetiko mu?Hani İzmir 'de Rum mahallesinde ortaya çıkan ama Yunan'ın İzmir'i işgalinden sonra değişime uğrayan.Bu müzik mübadele yıllarının simgesiydi.Yine tak tak,bastonlu adam:
-Yaşanan her olayın,acının izini şarkılardan sürmek mümkün.Bu müziği yapanların şarkılarında,o dönemin tarihi akışını da görebiliyorsun.(5)
Şarkı ,şu an ney sesi duyuluyor.Buraya oturduğumdan beri var mıydı bu ses?Onlar da duymuş mudur?Birdenbire bir çocuk ağlaması gelmeye başladı.Ağlama değilde bağırma!Müzik duyulmaz oldu.Cumartesi,bu saatte çocuk ağlaması,biraz kızmadım desem yalan olur.Buraya kitaplarımı dinlemeye geldim ben.
Tak tak,bastonlu adam:
-Lorin'in annesiyle ilişkisi çok kötü.Yaşar hanım torunu Kaan'la kurduğu ilişkiyi,kızı Lorin'le kuramamış.Lorin,annesi onu küçükken bıraktığı için çok öfkeli.Kendi nikahında bile bunu annesine gösterdi.Ben de çocuğum gibi sevdiğim Lorin'in,Yaşar hanımın kızı olduğunu o zaman öğrendim.Aslında herkes kendine göre haklı.
Doğru söylüyorsun,herkes kendine göre haklı.Fakat herkesin haklı olması,kimi mutlu ediyor?Dünyaya ne için geldik? Ney sesi daha net ,çocuk sustu.
Elinde fotoğraf tutan adam:
-İnsan geçmişini bırakamıyor.Yapışkan,boğucu geçmişin günün bocalamalarından yorgun düşmüş akşamı!(6)
Tak tak bastonlu adam:
-Kendi çocuğumu toprağa verdim.İkinci eşimin kızına babalık yapmaya çalıştım.Kendi çocukluğumun acılarını,başkalarına yardım ederek dindirmeye uğraştım.Ne kadar yapabildiysem...
Öksürük sesi,boğucu.Garson suyu hemen yetiştirdi.Tak tak bastonlu adam:
-Ben çocukluğumda gerçekten acı yaşadım.Şimdilerde kimsenin çok hatırlamadığı acılar.Biz kendi vatanımızdan sürgün edilmek istendik.Birçok arkadaşımız gitmek zorunda kaldı.Bize komşularımız sahip çıktı da son anda gitmedik.Babam ve arkadaşları,aralarında ne güzel bir bağ vardı,ne güzel insanlardı onlar.Yıllar sonra yine ülkede bir şeyler ters gittiği zamanlar,ziyarete gittim.Neden bize yardım ettiniz dedim? Babam: " Kapının önünde yağmur görürsen,mahalledeki bütün çatılara düştüğünü bil,derdi.Bir hane çöker,bir sofra bozulursa,bize de sıra geliyor demektir."(7)
Bu onun son sözleri oldu.Bir daha tak tak yapmadı.
Elinde fotoğraf tutan adam,nihayet fotoğrafın ne olduğunu anlattı ama çok kısık sesle..Sonra o da sustu.Bu fotoğraf bir belgeymiş.Adamın adı da Ferdi imiş.Bastonlu adamın adı da Gavras imiş.
Çocuk yine ağlamaya başladı.Bu kez rahatsız olmadım.Hatta duymak da zorlandım.Her şeye ne çabuk alışıyor insan.
Garsonun masadaki boşları alırken çıkardığı sesi duyunca açtım gözlerimi.İki çay iki de kahve içmişim.Saate baktım,bir hayli ilerlemiş.Masadan kalktım,garsona parayı verdim ve yürümeye başladım.Garson:
-Abi ,kitaplar sizin değil mi?
Benimdi.Dönüp masadan İclal Aydın "Unutursun" ve Tomris Uyar "Metal Yorgunluğu " kitaplarını aldım.Yol boyu yine kitap kahramanlarımla konuştum.

                                                                                                       
ALINTILAR:
(1)Unutursun sayfa,377
(2)Metal Yorgunluğu sayfa,51
(3)Unutursun sayfa,154
(4)Metal Yorgunluğu sayfa, 52
(5)Unutursun sayfa,235
(6)Metal Yorgunluğu sayfa,99
(7)Unutursun sayfa,279





                                                                                                             Fatma DEVRİM
                                                                                                              masalokuyalim





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir varmış bir yokmuş: Taş Masalları

ENDİŞE AĞACI(KİTAP TAVSİYESİ)