Kayıtlar

DÜNYA’NIN ON DÖRT GÜNÜ

Resim
Bir çocuğun dileği, zamanın durmasına ve dünyanın kaderinin değişmesine sebep olabilir mi? Bir dilek, anlık bir dilek, anıların ortaya çıkmasına ve hakikatin anlaşılmasına vesile olabilir mi? Bu kitabı okumaya başladığınızdan itibaren aklınıza gelen ilk sorular bunlar. Dünyanın aslında kötü olmadığı, bizim iyi olmamız halinde sorunların tereyağından kıl çeker gibi çözülebileceği, geleceğin geçmişte gizli olduğu… Bu yazdıklarım da kitabın felsefesinin tadımlık tespitleri… Ben de an itibariyle durdum ve soruyorum, “Gerçeği anlamanın yolu nedir?” Sizin cevapları bilmem ama benim cevabım yine kitaptan, “Geçmişin izinden gitmek.” Tarihin, tarihi mekanların, düşünürlerin, kitapların izlerinden gitmek, yolumuzu bulmak için aslında yeterli. Değişime inanmak… Ve tabii ki en önemlisi de “çocukların” ya da “ çocukluğumuzun” bizi kendimize getirdiği gerçeğini unutmamak. Kitabın içeriği kadar kurgusu da sürükleyici. Felsefi bilgilerin akıcı bir şeklide anlatılması da etkileyici...

PATATES SPOR (KİTAP TAVSİYESİ)

Resim

Charlıe'nin Çikolata Fabrikası Üzerine (KİTAP TAVSİYESİ)

Resim
Çocuklar, anne babayı mı yansıtır? Ya da çocukların hareketleri, hayata bakış açıları ebeveyn tutumlarıyla mı şekillenir? Charlie ve Çikolata Fabrikası’nı okuyunca aklıma ilk gelen sorular bunlar oldu. Charlie, dört yaşlı nine-dede, anne ve babasıyla şehrin dışında küçük bir kulübede yaşar. Ailenin maddi durumu içler acısıdır. Sadece baba çalışır ve kazandığı temel ihtiyaçlarını bile karşılamaya yetmeyecek kadar azdır. Charlie, okuldan kalan zamanlarında, özellikle de akşamları evdeki yaşlılardan dinlediği hikâyelerle vaktini geçirir. Hayattan çok da bir şey istemez. İstediği sadece çikolata yemektir. Çünkü herkesin her gün yediği çikolata, Charlie için o kadar lüks ve özeldir ki yalnızca senede bir kez doğum gününde yiyebilir. Her gün okul yolundaki çikolata fabrikasının önünden geçmek, çocukların içinde en çok Charlie’ yi zorlamaktadır. Bu arada çikolata fabrikası hakkında hem şehirde hem de evde anlatılanlar, orayı Charlie içiN daha da cazip hale getirir.     ...

ENDİŞE AĞACI(KİTAP TAVSİYESİ)

Resim
                                                                ENDİŞE AĞACI             On yaşında olduğunuzu düşünün. Takıntılarınız ve endişeleriniz var. Ne yapardınız? Çoğu insan, endişelenince ne yapacağını bilemez. Gözlerinizi kapatın ve hayal kurun. Odanızda duvar boyu bir ağaç var. Ağacın dallarında farklı farklı hayvanlar yaşıyor. Ağaç kovuğu, sizin içine girebileceğiniz büyüklükte. Siz her akşam, uyumadan önce, yaşadığınız sorunun içeriğine göre hayvanlardan birine sıkıntınızı anlatıyor ve ağacın dalına endişenizi asıyorsunuz. Dert bitmiyor, geçmiyor ama rahatlıyorsunuz. Hayali bile, bir an olsa da rahatlamanıza vesile oldu mu? Endişe Ağacı kitabı kahramanı Juliet, on yaşındadır ve evde artık kendine ait bir odası vardır. Odasının duvarında bulunan ağ...
Resim
BU GECEYE DÜŞEN HİKAYE MESNEVİ'DEN Bir nahiv* âlimi,bir gemiye binmişti.O kendini pek beğenmiş olan nahivci,yüzünü gemiciye döndürdü.Dedi ki: -Sen hayatında hiç nahiv okudun mu? Gemici; "Hayır." deyince nahivci: -Senin ömrünün yarısı hiçe gitmiş,deyiverdi. Gemicinin bu sözden gönlü kırıldı,öfkelendi;ama hemen cevap vermedi,sustu. Derken bir rüzgar çıktı,gemiyi bir girdaba sürükledi.O zaman,gemici,nahiv âlimine yüksek sesle selendi: -Ey hoca.söyle bakalım,sen yüzme bilir misin? Nahivci: -Ey hoş sözlü ve güzel yüzlü gemici,bilmem. Gemici: -Ey nahivci!Senin bütün ömrün hiçe gitti,çünkü bu gemi bu girdapta batacaktır.Şunu iyi bil ki burada,mahvolmayı bilmek gerek,nahiv bilmek işe yaramaz. GÜN GEÇER,HAFTA GEÇER,AY GEÇER... SÖZ SIRASI ENİNDE SONUNDA BİR GARİP GEMİCİYE DE DÜŞER... *Nahiv:Cümle bilgisi (Şefik Can,Mesnevi Tercümesinden alınmıştır.) MEVLANA                         ...
Resim
                                                  ALTMIŞ AKILLI YETMİŞ FİKİRLİ         Evvel zaman içinde...         Kalbur saman içinde...         Develer tellal,pireler bakkalken..         Ben annemle babamın beşiklerini tıngır mıngır sallaken..         Annem kaptı maşayı babam kaptı dolmayı...         Kaç kaçmaz mısın?Kaç kaçmaz mısın?         Sen de olsan kaçmaz mısın?         Gittim gittim...         Az gittim uz gittim...         Dere tepe düz gittim...         Konarak göçerek,lale sümbül biçerek,         Altı ay bir güz gittim...         Bir de arkama baktım ki ne gör...
Resim
                                                           YARATICI YAZARLIK ATÖLYESİ Mİ? Yazarlık kursları,günümüz kullanımıyla   yazarlık atölyeleri (Yaratıcı yazarlık) var olduğu andan itibaren  “Yazarlık öğrenilebilir mi?” sorusuyla karşı karşıya gelmiştir.Dünyaca ünlü yazar   U mberto Eco sıkça karşılaştığı  “Nasıl yazıyorsunuz?”  sorusuna cevaben esprili bir savunma geli ştirir  ve “Soldan sağa.” der.Yazarların çoğu,eserlerinde kendi yazma yöntemleriyle ilgili ipuçları verir.Yaratıcı yazarlık kursları ,eserlerden yola çıkarak,bir metnin nasıl oluştuğunu anlamaya ve anlatmaya çalışır.Bunu öğrenen katılımcılar eğer yazma konusunda istekliyseler ve istikrarlı(dengeli,düzenli) çalışırlarsa,elbette bir ürün ortaya koyarlar.Günümüz internet hızını düşünürsek ve sosyal medya vesilesiyle ...